6 bölümden oluşan netflix yapımı bir belgesel dizi serisi.
1. BÖLÜM BEBEKLERE VERİLEN SEVGİ
Bebek ve ebeveyn arasındaki oksitoksin seviyesine, amigdalada oluşan tepkilere ve (anne - baba - hatta eş cinsel çift olarak) sevgi temasına yer veriliyor. Bu çerçeveden baktığımızda; oksitosin; özellikle kadınlar için hayati bir öneme sahip gibi görünse de çocuğu ile vakit geçiren babaların da oksitoksin seviyesinin yükseldiği ve neredeyse bir kadınla aynı seviyen geldiğine değinilmiştir. (Oksitoksin; annelik içgüdüsünün oluşumunda, emzirmede, seçici sosyal bağlanma ve cinsel zevkte önemli bir role sahip olan sadakat, sevgi, bağlılık aşk ve mutluluk gibi olumlu duyguların temel kaynaklarıdır ki eksikliği strese sebep olur.)
2. BÖLÜM İLK GIDALAR
Bu bölümde anne sütünün öneminden bahsedilmiştir. Buna ulaşılana kadar maymun sütü ve inek sütü arasındaki değerlendirmeler ve ölçümler 112.000 inek üzerinde test edilerek araştırılmış; kızlar için üretilen sütün, erkekler için üretilen sütten daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmış. Bunun dışında her annenin sadece kendi çocuğuna özel süt ürettiği ve bebeğin içtiği sütün değerlerinin değişerek vücutta farklı bölgeleri geliştirdiği bilgisine ulaşılmış. Örneğin; bebek hasta olduğunda anne tarafından üretilen süt bakteri ve virüslere karşı antikor içeren bir bağışıklık sistemi geliştirmeye başlıyormuş. Son olarak; bine yakın evden toz analizi alınarak, evdeki bakteri miktarına göre hayvan barındıran evler ve hayvan barındırmayan evler içinde yaşayan çocukların astıma karşı bağışıklık sistemlerin hesaplanmasına da yer verilmiştir.
3. BÖLÜM EMEKLEME
Emeklemenin yürümeye giden bir yol olduğunu düşünülürken, sadece bir bebek refleksi olmanın çok ötesinde olduğunu keşfedilmiş. Aynı zamanda değinilen diğer bir konuysa; bebeğin sadece 1 gece’de yarım santimetre veya 1.65 santimetre arasında değişime, büyümeye uğruyor oluşu. Bu değişimlerin yaşandığı dönemde bebeklerde; açlık, sinir, ağlama gibi duygusal krizlerin görüldüğü ve büyümenin daha önceki verilere göre eğrisel olduğu değil, merdiven basamakları gibi ataklar halinde gösteriliyor. Son olarak bölümde; bebeklerin emekleme dönemleri içerisinde ne kadar sürede “daha garantici” bir emekleme şekline ulaştıkları konusunda yeni bir araştırmaya yer verilmiştir.
4. BÖLÜM İLK SÖZCÜKLER
Dilin ne olduğunu bilmeden, bebekler nasıl oluyor da iletişim kurmayı öğrenip insan içine karışıyorlar? Bunun için bu bölümde yine bazı testlere başvuruluyor: İki konuşma örneği seçiliyor ve doğal olan duraklama yerleri ve doğal olmayan duraklama yerleri arasına aynı sayıda, aynı uzunlukta esler koyuluyor. İki tarafa da hoparlör ve ışıkların koyulduğu odada, bebeklerin hangi sese tepki verdiğini ölçmek amacıyla sırayla sesler dinletiliyor.
Bebekler; doğal olan sesin geldiği tarafa daha hızlı ve daha uzun süre bakıyor. Yani ritmi duyuyor ve örüntüleri takip edebiliyorlar.
5. BÖLÜM UYKU
İlk ay tamamen karambole uyanıp yemek yiyen bebekler, ilerleyen aylarda belli bir düzene gidiyor ve 12. aya geldiklerinde keskin çizgiler halinde netlikler ortaya çıkıyor. yani; neredeyse bütün bebekler 1 yıl içerisinde uykusuzluktan belli bir uyku düzenine geçiyor ve bu geçiş sirkadiyen sistemin oturmaya başlamasıyla gelişiyormuş. Bebeklerde sirkadiyen sistem arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığı için uyku sırasında bir çok kez uyanıp, uyumaya tekrar dönebiliyorlar ve bebeklerin beyinlerinde bu bağlantı kurulana kadar belli bir düzen ne yazık ki olmuyormuş.
Bunun yanı sıra; uykunun hafıza üzerindeki etkisini ölçmek için 8 farklı oynanama tekniğine sahip oyuncak sırayla bebeklere gösteriliyor. İki senaryo halinde; bebeklere oyuncaklar tekrar uzatılıyor.
İlk senaryoda; çocuklar uykusuz bırakılıyor ve başta doğru yaptıkları oynama şekillerini çocuklar unutuyorlar. yeniden öğretilmesi gerekiyor.
İkinci senaryoda; bebekler uyutulup uyandırılıyor ve oyuncaklar tekrardan veriliyor. bu gruptaki bebekler, oyuncaklarla oynamayı unutmuyorlar.
Yani; uykunun hipokampüsteki patlamalar sayesinde kortekse bilgileri taşıyıp, kalıcı konuma getirdikleri kanıtlanmış oluyor. kısacası; bir bebek günde 2 kez uyuduğunda kısa süreli bilgiler, uzun süreli kortekse yerleşiyor ve kalıcı hale geliyor.
6. BÖLÜM İLK ADIMLAR
Yeni doğan bebeklerin yürüme refleksine has hareketleri ve sonraki dönemde kazanılan desteksiz yürüme hareketinin, kas reflekslerine yansımasıyla bir karşılaştırma yaparak başlamaktadır. Bu teste göre; yeni doğanda sadece iki kas hareketi bulunuyor. birisi; desteklenme diğeriyse sallanma hareketiyle ilintili.
Yürümeye başladığında ise yine bu temelleri kullanmaya başlıyor ancak iki hareket daha ekleniyor. Yere temas ve itme bu iki hareket ise bebeklerde hız ve kontrol sağlayan has hareketleriymiş.
Bu doğrultuda bebeklerin doğuştan yürüme yetisine sahip olduğu söylenebilir.
Egzedsizin kemik yapısını değiştirdiğinin ve iskelet sistemini geliştirdiğinin üzerine alıştırmalar yapılmış ve bu araştırmaya yine bu bölüm içerisinde yer verilmiştir. Bu araştırmalara göre yürüyen ve emekleyen bebeklerin dil gelişimi arasında nitelik farkı oluyor ve bu çocuğun gelişimini etkiliyor olduğu sonucuna ulaşılmış.
Bu bölümde anne sütünün öneminden bahsedilmiştir. Buna ulaşılana kadar maymun sütü ve inek sütü arasındaki değerlendirmeler ve ölçümler 112.000 inek üzerinde test edilerek araştırılmış; kızlar için üretilen sütün, erkekler için üretilen sütten daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmış. Bunun dışında her annenin sadece kendi çocuğuna özel süt ürettiği ve bebeğin içtiği sütün değerlerinin değişerek vücutta farklı bölgeleri geliştirdiği bilgisine ulaşılmış. Örneğin; bebek hasta olduğunda anne tarafından üretilen süt bakteri ve virüslere karşı antikor içeren bir bağışıklık sistemi geliştirmeye başlıyormuş. Son olarak; bine yakın evden toz analizi alınarak, evdeki bakteri miktarına göre hayvan barındıran evler ve hayvan barındırmayan evler içinde yaşayan çocukların astıma karşı bağışıklık sistemlerin hesaplanmasına da yer verilmiştir.
3. BÖLÜM EMEKLEME
Emeklemenin yürümeye giden bir yol olduğunu düşünülürken, sadece bir bebek refleksi olmanın çok ötesinde olduğunu keşfedilmiş. Aynı zamanda değinilen diğer bir konuysa; bebeğin sadece 1 gece’de yarım santimetre veya 1.65 santimetre arasında değişime, büyümeye uğruyor oluşu. Bu değişimlerin yaşandığı dönemde bebeklerde; açlık, sinir, ağlama gibi duygusal krizlerin görüldüğü ve büyümenin daha önceki verilere göre eğrisel olduğu değil, merdiven basamakları gibi ataklar halinde gösteriliyor. Son olarak bölümde; bebeklerin emekleme dönemleri içerisinde ne kadar sürede “daha garantici” bir emekleme şekline ulaştıkları konusunda yeni bir araştırmaya yer verilmiştir.
4. BÖLÜM İLK SÖZCÜKLER
Dilin ne olduğunu bilmeden, bebekler nasıl oluyor da iletişim kurmayı öğrenip insan içine karışıyorlar? Bunun için bu bölümde yine bazı testlere başvuruluyor: İki konuşma örneği seçiliyor ve doğal olan duraklama yerleri ve doğal olmayan duraklama yerleri arasına aynı sayıda, aynı uzunlukta esler koyuluyor. İki tarafa da hoparlör ve ışıkların koyulduğu odada, bebeklerin hangi sese tepki verdiğini ölçmek amacıyla sırayla sesler dinletiliyor.
Bebekler; doğal olan sesin geldiği tarafa daha hızlı ve daha uzun süre bakıyor. Yani ritmi duyuyor ve örüntüleri takip edebiliyorlar.
5. BÖLÜM UYKU
İlk ay tamamen karambole uyanıp yemek yiyen bebekler, ilerleyen aylarda belli bir düzene gidiyor ve 12. aya geldiklerinde keskin çizgiler halinde netlikler ortaya çıkıyor. yani; neredeyse bütün bebekler 1 yıl içerisinde uykusuzluktan belli bir uyku düzenine geçiyor ve bu geçiş sirkadiyen sistemin oturmaya başlamasıyla gelişiyormuş. Bebeklerde sirkadiyen sistem arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığı için uyku sırasında bir çok kez uyanıp, uyumaya tekrar dönebiliyorlar ve bebeklerin beyinlerinde bu bağlantı kurulana kadar belli bir düzen ne yazık ki olmuyormuş.
Bunun yanı sıra; uykunun hafıza üzerindeki etkisini ölçmek için 8 farklı oynanama tekniğine sahip oyuncak sırayla bebeklere gösteriliyor. İki senaryo halinde; bebeklere oyuncaklar tekrar uzatılıyor.
İlk senaryoda; çocuklar uykusuz bırakılıyor ve başta doğru yaptıkları oynama şekillerini çocuklar unutuyorlar. yeniden öğretilmesi gerekiyor.
İkinci senaryoda; bebekler uyutulup uyandırılıyor ve oyuncaklar tekrardan veriliyor. bu gruptaki bebekler, oyuncaklarla oynamayı unutmuyorlar.
Yani; uykunun hipokampüsteki patlamalar sayesinde kortekse bilgileri taşıyıp, kalıcı konuma getirdikleri kanıtlanmış oluyor. kısacası; bir bebek günde 2 kez uyuduğunda kısa süreli bilgiler, uzun süreli kortekse yerleşiyor ve kalıcı hale geliyor.
6. BÖLÜM İLK ADIMLAR
Yeni doğan bebeklerin yürüme refleksine has hareketleri ve sonraki dönemde kazanılan desteksiz yürüme hareketinin, kas reflekslerine yansımasıyla bir karşılaştırma yaparak başlamaktadır. Bu teste göre; yeni doğanda sadece iki kas hareketi bulunuyor. birisi; desteklenme diğeriyse sallanma hareketiyle ilintili.
Yürümeye başladığında ise yine bu temelleri kullanmaya başlıyor ancak iki hareket daha ekleniyor. Yere temas ve itme bu iki hareket ise bebeklerde hız ve kontrol sağlayan has hareketleriymiş.
Bu doğrultuda bebeklerin doğuştan yürüme yetisine sahip olduğu söylenebilir.
Egzedsizin kemik yapısını değiştirdiğinin ve iskelet sistemini geliştirdiğinin üzerine alıştırmalar yapılmış ve bu araştırmaya yine bu bölüm içerisinde yer verilmiştir. Bu araştırmalara göre yürüyen ve emekleyen bebeklerin dil gelişimi arasında nitelik farkı oluyor ve bu çocuğun gelişimini etkiliyor olduğu sonucuna ulaşılmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder